Üniversiteliler gözaltılara tepkili: "Boykotu ilmek ilmek büyüteceğiz"
Bugün sabah büyük kısmı gençlerden oluşan pek çok kişi süren eylemlere ilişkin ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Evrensel'e konuşan öğrenciler baskıya karşı boykot çağrısını büyüteceklerini anlattı.

Fotoğraf: Evrensel
İstanbul — İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından neredeyse tüm illerde 3 gündür süren protestoların ardından İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Çanakkale ve Eskişehir'de ev baskınlarıyla gözaltılar başladı. İçişleri Bakanı Yerlikaya, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Çanakkale, Eskişehir, Konya ve Edirne'de meydana gelen eylemlerde 343 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Gözaltına alınanların büyük kısmı gençlerden oluşurken gözaltına alınanların arasında Emek Gençliği MYK üyeleri, Emek Partisi (EMEP) GYK üyesi Halil İmrek, EMEP Kayseri İl Başkanı Ahmet Akarsu, TİP MYK üyesi Yunus Başaran , Antalya İl Başkanı Enes Keskin ve Parti Meclisi üyesi Orhan Kiper de gözaltına alınan kişiler arasında.
Dört gündür süren eylemlerin önemli bir kısmını oluşturan üniversite öğrencileri, her geçen gün kitleselleşen üniversite eylemlerinin devamlılığı için aynı zamanda boykot çağrısını tartışıyor. Perşembe günü Ekrem İmamoğlu ile birlikte hocaları Prof. Dr. Aylin Atay Saybaşılı’nın diplomasının da iptal edilmesiyle Galatasaray Üniversitesi öğrencileri (GSÜ) boykota başladı. Ardından aynı akşam ODTÜ öğrencileri de boykot kararı alarak tüm üniversitelere boykot çağrısında bulundu. Cuma günü ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Bilkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi de boykot kararı aldı. Çeşitli üniversitelerden Evrensel'e konuşan öğrenciler üniversitelerde yaygınlaşan boykot çağrılarını, yaşanan ev baskınlarını ve gözaltıları, öğrencilerin ilerleyen günlerdeki yol haritalarını değerlendirdi.
"En güçlü ders susmamak"
Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesinden Ceyda: Öğrenciler olarak içinde bulunduğumuz kötü koşullar bizi örgütlenmeye sürüklüyor. Haklarımızın gözetilmesini ve taleplerimizin dinlenmesini talep ediyoruz. Mücadelemiz çeşitli eylemliliklerle devam ettiğinden boykot fikri bu mücadelenin parçası olmalı.
Hacettepe Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık Bölümünden Mina: Eylemlerin hayatta bir fark yaratmasını umduğumdan katılıyorum. Haklarımızı korumaya çalışıyoruz, herkesi yeterince örgütleyebilirsek boykot sonuç verebilir.
Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatından Beste: Boykot için görünür olmamız gerekiyor. Biz halkız ve eylem yapmak anayasal hakkımız. Ne kadar kalabalık olabilirsek o kadar güçlü oluruz.
Hacettepe Üniversitesinden bir hazırlık öğrencisi: Üniversite sadece ders gördüğüm bir yer değil; aynı zamanda kimliğimi bulduğum bir alan olmalı. Eylemlere gidiyorum çünkü eğer burada söz sahibi değilsem nerede söz sahibi olacağım? Her gün sıralarda oturup anlamını kaybetmiş bir eğitim almak istemiyorum. Boykotu destekliyorum çünkü bazen en güçlü ders susmamaktır. Bir şeyler değişmeden devam etmek olanlara göz yummak olur.
"Her şekilde eylemlere katılmaya devam edeceğiz"
Bilkent Üniversitesi Mütercim Tercümanlık öğrencisi: Ortada hukuki bir haksızlığa karşı çıkan protestolar var ve tüm Türkiye’de üniversite öğrencileri ODTÜ başta olmak üzere buna tepki gösteriyor. Diploma iptallerinin kabul edilemez olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle katılıyorum her türlü eyleme de katılmaya devam edeceğim. Anayasal hakkını kullanıp eyleme çıkanların gözaltına alınması kabul edilemez. Baskılara karşı yılmayan halk çok umut verici bir görüntü oluşturuyor.
Bilkent Üniversitesi Mütercim Tercümanlık öğrencisi: Ülkede süregelen adaletsizlikler arttıkça öğrencilerin kaybedecek hiçbir şeyi kalmadı. Biz de bu mücadelede haklarımızı savunmak ve geri almak adına, başkalarının harekete geçmesini beklemeden alanlara iniyoruz. Gözaltıların korku atmosferini yaymak için yapıldığı açık. Ancak mevcut durumda öğrenciler olarak elimizde canımız ve öfkemiz dışında hiçbir şeyimiz kalmadı. Bu sebeple ne olursa olsun korkmuyoruz.
Bilkent Üniversitesi İktisat öğrencisi: ODTÜ'de yaşananlar bir insan hakları suçudur! 21 Mart'ta ODTÜ'lü sıra arkadaşlarımıza destek için Bilkent Üniversitesinden bine yakın kişiyle desteğe gittik. ODTÜ'ye vardığımızda bizi bekleyen en az 7 toma vardı. Halk geri çekilmeye çoktan başlamışken insanların arkasına geçip seri şekilde plastik mermi sıkan polis halkın polisi midir? O gün daha önce polisin yanında duran daha milliyetçi insanların bile siz kimin polisiniz diye sorular sorduğunu gördüm.
Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi: Türkiye'nin antidemokratikleşme sürecinin en üst noktasının İBB başkanın tutuklanması olduğunu düşünüyorum. Ben bu eylemlere katılarak hükümete daha fazla ileri gidemeyeceğinin göstermek için katılıyorum. Bu gözaltıların tutuklanmaların demokratik hak arayan halkı baskılama sebebiyle olduğunu düşünüyorum.
Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencisi: İktidar, yıllardır hukuku çiğneyerek kendi çıkarları doğrultusunda kararlar alıyor, tutuklamalar yapıyor ve kayyumlar atıyor. Şimdi ise İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla birlikte artık susmayacağımızı göstermek istedik. Bu süreçte iktidarın gençlerden ne kadar korktuğunu ve bizi baskı altına almak için ne kadar ileri gidebileceğini bir kez daha gördük. Ancak tam da bu baskılar, neden mücadeleye devam etmemiz gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlattı.
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi: Bu eylemlere artık hakkımızı arayabileceğimiz son fırsat olduğunu bildiğim için katılıyorum. Ülkenin bize ait olduğunu hissetmeye çok ihtiyaç duyduğum yıllar yaşadım ve artık bunun için mücadele etmenin zamanı geldi. Bu baskılar da yalnızca onların acizliğini ve utanmazlığını göstermekte.
Bilkent Üniversitesi Hazırlık öğrencisi: Öğrenciler olarak kampüste İmamoğlu'nun haksızca tutuklanmasının yanında, daha özgür ve eşit bir hayat için çeşitli protestolar yaptık. Polis müdahaleleri yer yer oldukça sertti. Haksız gözaltına alınmaları kınıyorum, kimsenin protesto hakkı elinden alınamaz.
Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik öğrencisi: Eylemler fikirlerimiz olduğunu ve önemli olduklarını göstermemizi sağlıyor. Sesimizin etkisinin olmadığını zannedenlere karşı bir tepki göstermek istediğim için katılıyorum. Birçok insana yapılan adaletsizliklere sessiz kalmayı doğru bulmuyorum. Gözaltılar yaparak insanlar korkutulmaya çalışılıyor. Sadece bir gözdağı olduğunu düşünüyorum. Bu baskılara ve zorbalıklara rağmen halkın korkmadan devam etmesi ülkenin halktan ibaret olduğunu gösteriyor.
"Her geçen gün sayımız daha da arttı"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesiöğrencisi Anıl: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100’ün üstünde muhalifin gözaltına alınmasına sessiz kalmak tek adam rejimini kabullenmekle eş değerdi. Sesimizi ilk olarak Beyazıt’ta çıkardığımızda polis barikatını aştık. Direnişimiz daha yeni başlıyordu. İkinci ve üçüncü günler sayımız daha da arttı, meydanlardan taştık. Sıkılan plastik mermiler ve biber gazları bizi yıldırmadı. Binlerce kişi birbirimize sarıldık, yardıma koştuk. 22 Mart sabahı ise sıra arkadaşlarımızın gözaltına alındığı haberini aldık. Bu satırlardan sesleniyorum: Tüm gözaltılar bırakılana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
"'Dur' demek için boykot kararı aldık"
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi: Hukuksuz, olağanüstü durumların yaşandığı bugünlerde üniversite öğrencileri olarak antidemokratik uygulamaların sonunu getirmek için günlerdir eylemdeyiz. İçinde bulunduğumuz durum sadece bir diploma meselesi değil, bir hukuksuzluk sorunudur. Bu sorunun farkındayız, itiraz ediyoruz. Bilim üretme alanımız olan kampüslerimizin bize zindan edilmesini şiddetle reddediyoruz. Bu olağanüstü duruma karşı boykot kararı aldık. Ancak boykotumuz sadece dersleri yok saymak olarak görülmemeli. Bu süreçte açık oturumlar gibi bilim üretimimizi ve dayanışmamızı pekiştiren etkinlik düzenlemeye devam edeceğiz. Amacımız, hakkımızın, hukukumuzun ve adaletin teminat altına alınmasını sağlamaktır.
"Geleceğimizi güvence altına almak için alandayız"
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi Sıla: Yürüyoruz çünkü yıllardır çaresizleştirildik, yapayalnız hissettik. Yürüyoruz çünkü ne geleceğimizin, ne diplomamızın artık güvencesi var. Okurken barınamadığımız için, mezun olunca işsiz kaldığımız için, toprağına ait olmadığımız yerlere gitmenin tek çözüm olmasını istemediğimiz için, özgür ve adil bir ülkede yaşamayı hak ettiğimiz için yürüyoruz. Yemekhanede karnını doyurmaya çalışan, yurtta kalan, hiçbir sosyal kültürel etkinliğe parası yetmeyen, geleceğini göremeyen öğrencileri terörist ilan etmeye utanmayan hiçbir makamı, statüyü, koltuğu tanımıyoruz. Dileyen demokrasiyi sandıklarda arayabilir, biz gençler olarak hak edilen özgürlüğü dilenmeyi reddediyoruz.
"Her şeye rağmen boykot sesini yükselteceğiz"
Emek Gençliği İzmir İl Yöneticisi Ilgın Çeribaş: Bugün açısından mesele yalnızca bir belediye başkanının haksız biçimde gözaltına alınması değildir. Bugün gençler, işçiler, emekçiler AKP iktidarının 22 yıldır halkın üstüne çökertmek istediği karanlığa, baskıya ve hukuksuzluğa öfkesini haykırmak üzere sokaklarda. Eşitliğin, adaletin kırıntısının dahi kalmadığı için, geleceksizliğin ve yoksulluğun gün be gün gençlerin hayatını esir aldığı için sokaklarda ve en demokratik, anayasal gösteri ve protesto haklarını kullanıyorlar. İktidar; en ufak aykırı sesi kesmek için 22 yıldır olduğu gibi bugün de her yolu deniyor. 3 gündür gençlerin en barışçıl eylemleri şiddetle bastırılmaya çalışılıyor. Bugün ülkenin dört bir yanından genç arkadaşlarımızın ev baskınlarıyla gözaltına alınması öncelikle iktidarın korkusunun bir ifadesidir ve gözdağı vermeyi amaçlamaktadır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu birikmiş öfkeyi sindiremeyecekler. İktidarın anti-demokratik uygulamalarına da, haklarımızın hiçe sayılmasına da, sömürü politikalarına da, geleceğimizin gün be gün karartılmasına da, sokakların kriminalize edilmesine de asla izin vermeyeceğiz. Üniversitelerimizde boykot sesini yükseltmeye, mücadeleyi ilmek ilmek örmeye ve büyütmeye devam edeceğiz.
"ODTÜ ve GSÜ, öğrencilere yol gösteriyor"
Kocaeli Üniversitesi öğrencisi: Öğrencileri için artan hayat pahalılığı, kadınların kampüslerde maruz kaldığı taciz, online eğitim dayatması, öğrenci kulüpleri üzerindeki baskılar gibi sorunlar etrafında biriken tepkiler Ekrem İmamoğlu ve 105 kişinin gözaltına alınmasıyla kendini dışa vurdu. ODTÜ ve Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinin yürüttüğü boykot süreci aslında Kocaeli'deki gibi öğrencilere önemli bir yol gösteriyor. Kocaeli’deki üniversite öğrencileri açısından önümüzdeki günlerde bu eylemlerin üniversite içerisinde sürmesi daha fazla kişiye ulaşmamıza yol açacaktır. Sürekli tek merkezde açıklama yapma anlayışın dışına çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Bu açıdan başta öğrenciler kendi boykotunu örgütlemeli.
Kocaeli Üniversitesi öğrencisi Enes: ODTÜ'deki boykot çağrısı son derece önemli, tüm üniversitelerin bu çağrıya karşılık vermeli. Sadece boykot da değil, tüm üniversitelerin bir arada yürüttüğü merkezi bir eylemlilik süreci de söz konusu olmalı. Tüm öğrenciler yanındaki arkadaşına bu çağrıyı iletmesi durumunda örgütlenme kaçınılmaz olacaktır. Çığ gibi büyüyecek olan bu çağrı, hakkımız olanı almamız için büyük bir önem arz etmektedir.
"Boykottayız çünkü aksi mümkün değil"
GSÜ Hukuk Fakültesi Öğrencisi: Galatasaray Üniversitesi boykotuna destek oluyorum çünkü geleceğin avukatı olarak bu eylemlerde bulunmanın sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum
Haksızlığa ses çıkarmak, mağdurun yanında olmak bizim yolumuzdur. Özgürlük ve demokrasi süslü kelimelerden ibaret kalmamalı. Mahrum bırakılan hak, tüm halka aittir. Diploması hukuksuzca iptal edilen Aylin hocamızın, aylardır tutuklamalara karşı direnen siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçılarin yanındayız. Boykottayız çünkü aksi mümkün değil. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et